• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

1923 SELANİK KILKIŞ PİKOVA KÖYÜ MUBADİLLERİ

PEYKOVA (AGIOS MARKOS) dan KARAHALİL'e .....

URLA KARANTİNA ADASI / TAHAFFUZHANE ve 7. nci “MÜBADELEDE GİRİT’TEN İZMİR’E İLK ADIM” HAFTASI ETKİNLİKLERİ. 16 ARALIK 2018

16 Aralık 2018 Tarihinde, Kuşadası Mübadele Derneği olarak düzenlediğimiz günü birlik gezimizde, 30 kişiden oluşan kafilemizle, derneğimizi temsilen, İzmir Girit Mübadilleri Derneği öncülüğünde, bu yıl yedincisi düzenlenen “MÜBADELEDE GİRİT’TEN İZMİR’E İLK ADIM” Haftası Etkinlikleri kapsamında URLA, KARANTİNA Adasında yapılan törene iştirak ettik. Gün boyu sağanak yağış hiç durmadı, bu nedenle törenlerin bir kısmı Tahaffuzhane içinde kapalı mekanda yapıldı. Bu soğuk ve yağmur, aslında, Mübadil dedelerimiz ve ninelerimizin 96 yıl önce nasıl ve ne şartlar altında Anavatana geldiklerini  bir nebze olsun anlamamıza, ayni şartları yaşamamıza vesile oldu.







18.yy ortalarına doğru, Avrupa ve Asya’da  tifo, tifüs, veba ve kolera başta olmak üzere pek çok salgın hastalık görülür. O dönemlerde bu hastalıklardan korunmak ve yayılmasını önlemek amacıyla,  tüm şehirlere giriş çıkışlar sıkı bir denetim altında tutulmakta ve bu salgın  hastalıklara karşı her türlü önlem alınmaya çalışılmaktaydı. Şehirlerde bu kadar çok önlem alınmasına karşın hastalıklar  deniz ticaretinde kullanılan gemiler ve gemi personeli tarafından başka ülkelerden taşınarak, büyük salgınlara yol açar. Avrupa ülkeleri de gemilerle kendilerine ulaşan bu salgın hastalıklardan korunmak amacıyla dış ülkelerden gelen gemileri limana girmeden önce  40 gün kadar açık denizde bekletmekteydi. Daha sonra bu uygulamadan vaz geçilerek gemi personelinden hastalık şüphesi olduğu düşünülenler, yaklaşık yedi gün gözlem altında tutulduktan sonra işlerinin başına dönmesine izin verilmekteydi. Bunu  uygulamak içinde hastane yerleşiminden ayrı olarak  karantina  denilen binalar inşa edilir ve hastalık şüphesi taşıyanlar, diğer arkadaşlarından izole edilerek uygun bir süre buralarda tutulurlardı. Karantina sözcüğü kelime anlamı olarak İtalyanca da ayrı ve korumalı yer anlamına gelen  “Quarantine'' sözcüğünden dilimize geçmiş olup, aynı anlamda kullanılmaktadır.

 

Buradaki karantina binaları ve içinde kurulu etüv cihazları Osmanlılar tarafından 1865 yılında Fransızlara yaptırılmıştır. Binalar hazırlanınca, tesisin kullanımı  “Sahil ve Hudutlar Sağlık Ekipleri”  tarafından 1950 senesine kadar  aralıksız olarak sürdürüldü. Karantina sistemi şu şekilde işlemekteydi; Dışarıdan gelen bir gemi İzmir Limanına alınmadan önce ada açıklarında demirletilirdi, Ada yakınlarında su sığ olduğundan gemiler adaya yaklaşamazdı. Açıkta, Karantina Adası’na yakın demir atan gemiden indirilen yolcular ve eşya filika ve sandallarla iskeleye taşınırdı. Gerektiği durumlarda, öncelikle gemi personeli soyunma odasına alınır. Burada ilk olarak  tüm kıyafetlerini çıkartıp özel  filelerin içerisine koyarlardı. Soyunma yerindeki dönen raflı dolap sistemiyle odanın diğer tarafına aktarılan eşyaları burada bulunan görevli alarak, 360 derece dönen ve sıcak buhar basıncı verilen etüv kazanlarına yerleştirip dezenfeksiyon işlemine başlardı. Sadece peştemal ve takunya giyen yolcular özel duş odalarına alınır, burada sabunla ve özel dezenfektanlarla duş yaptırılırdı. Giyinen yolcular doktor muayenesinden geçtikten sonra sağlam olanlar yollarına devam eder, hasta olanlar ise tedavi edilmek amacıyla özel hasta odalarında müşahede altında tutulurlardı.

 


Bu sırada vefat etmeleri durumunda ise özel olarak, sönmüş kireç dökülmüş olan mezarlara ve mümkün olduğunca derine gömülerek izole edilmeye çalışılırdı. Eşyaların mikroplardan arındırılması sırasında kıyafetler 120 derecede buharla sterilize edildiği için ıslanmıyor ve yolcuların tekrar giymesine olanak veriliyordu. Yolcuların kıyafetleri bu sterilizasyon sırasında ipekli ve normal olarak ikiye ayrılır. İpekli olanların zarar görmemesi için ayrı ve özel olarak bu işleme tabi tutulurdu.

Dünyada korunabilmiş tek ada tahaffuzhanesi olan Urla Karantina Adası'ndaki merkez, bundan böyle Sağlık Müzesi olarak kullanılmak üzere restore edileceğinden 16 Aralık 2018 günü son defa bu tören vesilesiyle ziyaret edildi. Restorasyon  çalışmaları  en az 3 yıl süreceğinden bu sürede kapalı olacak ve ziyaretçi kabul etmeyecek.

 

Urla Karantina Adası'nda, dönemin dünyadaki en modern tahaffuzhanesinde kullanılan teçhizatlar hala ayakta duruyor. Tahaffuzhane içerisindeki sterilizasyon malzemeleri, rıhtımdaki raylı taşıma sistemi, buhar kazanları, etüv kazanları, duş kabinleri ile canlı bir tarihi andıran merkez, restorasyon sonrası müze olarak tarihimize ışık tutacak.

Dünyada sadece, biri ABD ve diğeri Hırvatistan’ın Dubrovnik şehrinde kalan  son ada tahaffuzhaneleri yıllarca önce terk edilmiş, üzerlerinde hiçbir yapı ve tesis kalmamıştır. Bu nedenle URLA KARANTİNA ADASI ve TAHAFFUZHANE’nin dünyada bir eşi ve benzeri yoktur.

1865 yılında  inşa edilen ve veba, tifo, tifüs, kolera gibi ölümcül hastalıklara ilk müdahalenin yapıldığı tahaffuzhane, dönemin en ileri sağlık merkezlerinin başında geliyordu. Ticaret ya da yolcu gemisiyle Anadolu'ya geçmek isteyenler ile Balkanlar üzerinden hacca gideceklerin sağlık kontrolünden geçirildiği tahaffuzhane, o dönemdeki en ileri sağlık merkeziydi.

  

Yurt dışından gelen gemiler karadan 1 mil açıkla demirletiliyor, adadan filikayla bir doktor, tahaffuzhane müdürü ve kayıt memuru gemiye giderek hasta olanları kayıt altına alıyordu. Bulaşıcı hastalığı olanlar ayrı teknelerle taşınarak, diğer yolculardan ayrı yerde banyo yaptırılıyor ve "tecrit pavyonu" denilen hasta odalarına alınıyordu. Sağlıklı olanlar ise filikalarla iskeleye çıkartılıyordu. Yolcuların eşyaları da iskeleye kurulan raylı sistemle tahaffuzhanenin sterilizasyon kazanlarına götürülüp dezenfekte ediliyordu. Yolcular ise havlu, peştamal ve takunya verildikten sonra duşluk bölümüne geçiyor, çıkardıkları kıyafetler de filelere konulup sterilizasyon ünitesinde buharla dezenfekte ediliyordu. Duştan çıkanlar, kendileri için özel yapılmış sedirlerde ağırlanıyor, yemek ve içecek ikramı yapılıyor, ardından da doktor kontrolü uygulanıyordu. Eğer gemide hasta yoksa doktor kontrolünden sonra yolcuların çıkışlarına izin veriliyordu. Gemide bir tek hastanın bile mevcudiyeti durumunda tüm yolcular misafirhanelerde o hasta iyileşinceye ya da ölünceye kadar misafir ediliyordu.

 

Urla Belediyesi, Buca Belediyesi ve İzmir Giritliler Derneği’nin işbirliğiyle 7. “Mübadelede Girit’ten İzmir’e İlk Adım” etkinliği, 16 Aralık 2018 tarihinde, Urla Karantina Adası’nda, işte bu tahaffuzhanede gerçekleşti. Yapılan etkinlikle Giritli mübadillerin yanı sıra, Selanikli Mübadillerin torunları da burada buluştu.

Etkinliğe Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar, Milletvekilleri Zeynep Altıok Akatlı, Alaattin Yüksel ve Musa Çam, Belediye Meclis Üyeleri, Buca Belediye Başkan Yardımcısı Hakan Gündüz, Tahaffuzhane Müdürü Turgut Yılmaz, İzmir Giritliler Derneği Başkanı Adnan Kavur ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Mübadele döneminde henüz 7 yaşında olup ve şuan 101 yaşında olan Nusret İzmit, Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Bölge Temsilcisi ve üyeleri, Kuşadası, Tire, Manisa, Ayvalık ve İzmir Girit ve Selanik Mübadilleri Dernekleri, İzmir ve Urlalı Giritliler katıldı.

 

“Bugün,  Giritli Türk mübadillerimizi ve onların 95 yıl önce yaşadıkları hüzünlü göçü anmak, o günlerin anıları tazelemek için bir araya geldik” sözleriyle konuşmasına başlayan Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar; “Yaklaşık İki milyon kişinin yer değiştirmesi şüphesiz ki, insanlık tarihinin en hareketli mübadele eylemiydi. Lozan Barış Antlaşması gereği yaşanan bu göçün Atalarımızda bıraktığı derin izler bizlere de nakil olmuş, hüzünlü hikâyelerin mekânı olan bu topraklarda yaşıyor olmak, bizlere de atalarımızın yaşadığı acıları hissettirmiştir. Geçmişe dokunmak isteyen herkesin istediğinde ziyaret edebileceği bir müze olarak Tahaffuzhanemizin halka açılmasını umut ediyor, Çekilen acıların bir daha yaşanmamasını diliyorum. Bizler değerlerimize, geçmişimize sahip çıkıp, çocuklarımıza aktarmaya devam edeceğiz” dedi. Burasının Dünyada ayakta kalmayı başarmış tescilli tek Tahaffuzhane olduğunu belirten Uyar;  şöyle devam etti:

“Urla Karantina Adası mübadil atalarımızın Türk topraklarına girişine izin veren sağlık merkezidir. Amerika’daki ve Hırvatistan’daki adalarla birlikte dünyadaki tescilli 3 karantina adasından biridir. Köklü bir tarihin emanetçileriyiz. Bizler bu tarih kokan yerimizi her zaman müze olarak görmek istedik. Ve ne mutlu bize ki Türkiye Hudut Sahilleri Genel Müdürlüğümüzden müjdeli haber geldi. Karantina Adamız ve Tahaffuzhanemiz bir müze olarak herkese kapılarını açacak. Proje, ihale ve restorasyon sürecinin en kısa zamanda tamamlanmasını umut ediyoruz.”

 

İzmir Giritliler Derneği Başkanı Adnan Kavur ise: “Bu adaya gelmemiz, Tahaffuzhane’nin önünde etkinlikler yapmamızdan dolayı çok heyecanlandım ve her sene heyecanım daha da çok artarak devam ediyor. Bu adada tarih var, yaşanmışlıklar var, hüzün var. 1923 yılında toplam 1026 kişi çıkmış yola buraya ise 1027 kişi inmişler. Kimisine hüzün kimisine yeni bir hayat olmuş o gemi. Ben etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Tahaffuzhane Müdürü Turgut Yılmaz ise: “Restorasyon süreciyle birlikte Tahaffuzhane Binası’nın da müze olma süreci başlayacak. Tahaffuzhane her yıl artarak ziyaretçi akınına uğruyor. İlerleyen zamanlarda bu sayının çok daha fazla olacağından eminiz. Adnan Kavur Başkanımın da dediği gibi burada tarih ve hüzün var. Bu yeri herkesin görmesini isteriz” şeklinde konuştu.

Etkinlik, Buca Belediyesi Halk Oyunları ve Ege Üniversitesi Girit Halk Dansları gösterileri ile devam etti.

Bizler de, Kuşadası Selanik Mübadilleri ve Rumeli Göçmenleri Derneği olarak, Dernek Başkanımız Ahmet Altunsoy öncülüğünde, 30 kişilik bir kafile halinde ve yoğun yağmur altında yapılan  törenlere iştirak ettik.

 

Hazırlayan: Bahadır Akkoyun    20 Aralık 2018
2. Kuşak Lozan Mübadili
Kuşadası Selanik Mübadilleri ve Rumeli Göçmenleri Derneği 

  
3088 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın